Ömrümün geneli mücadele ile geçti.
Bunu, beni tanıyan herkes bilir.
Bu mücadelenin bilirli bir kesimini rahmetli Erbakan’ın sevenleri oluşturur.
En çok tartıştığımız konu milliyet meselesi olmuştur.
Onlar hep, ölünce insanlara milliyetin sorulmayacağından başlayıp, özellikle TÜRK dememek için akla gelebilen her türlü şeyleri anlatır, ben de hiç bıkmadan, milliyetin Kur’an’da var olduğunu, bunu inkar etmenin çok büyük günah olduğunu ve Türk adına niye bu kadar kinli olduklarını bir türlü çözemediğimi söyledim durdum.
Kim daha etkili oldu onu ancak ALLAH bilir, ben bilemem.
Son zamanlardaki tartışmamız; rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’in yetiştirdiği Ülkücülerin, rahmetli Erbakan’ın talebeleri Milli Gençlik’ten (esasen bu isim çok yanlış, milliyete inanmayan, hatta kabul etmeyen ve özellikle Türk kelimesine şiddetle karşı çıkan insanların bu ismi niye koyduklarını hep merak etmişimdir.) davalarına daha bağlı oldukları idi.
MHP’nin Ecevit’le yaptığı koalisyon sonrasındaki yapılar seçimlerde baraj altında kalması nedeniyle bana laf dokunduran Erbakancı arkadaşlara; “demedim mi size Ülkücüler sizin gibi değildir, onlar ne olursa olsun demezler, bu seçim sonucu da Ülkücülerin davalarından koptuğunun işareti değil, bilakis, davalarına ne kadar sadakatle bağlı olduklarının ispatıdır, onlar bu koalisyonda davalarına uymayanlara karşı tavırlarını ortaya koydular, hem de iktidardan bile vazgeçme pahasına gösterdiler bu yiğitliklerini” demiştim.
Ben hala sözlerimin arkasındayım. Ülkücüler genelde davalarına sadakatte taviz vermezler.
Bu arada da ömrünün çoğunu yaşamış insanlar olarak şunu açık yüreklilikle söylemek isterim: Ben ömrümde çok fikir tartışmasında bulunduğum rahmetli Erbakan’ın talebelerinden, birkaç yobaz hariç genelde memnunum. Saygısızlık, edepsizlik ve terbiyesizlik görmedim. Hala devamı olduğuna inandığım ve fikirlerine asla katılmadığım AKP’li insanlarımızdan da aynı saygı ve hürmeti gördüm. Bu vesile ile her birine ayrı-ayrı selam ediyor, saygılar sunuyorum.
Gelelim bu yazıyı niye yazdığıma!
Bugün internette “Ülkücüler Bir İlki Başardı” diye bir haber var.
Haberin şöyle: Parlamentoda temsil edilen siyasi partiler arasında bugüne kadar gerçekleşen en güçlü olağanüstü kurultay talebi MHP'de yaşandı. (Kaynak: //http://www.gazete2023.com/siyaset/ulkuculer-cumhuriyet-tarihinin-en-yuksek-imzasini-topladi-h46572.html)
Haberin maksatı çok farklı şekilde yorumlanabilir.
Haber Ülkücüleri birbirine düşürmek için yapılmış da olabilir.
Defalarca yazdığım gibi, ben adayların hiç birinin tarafı, ya da taraftarı olmadığım gibi, ille de sn. Devlet Bahçeli devam etsin diyen biri değilim.
Zaman-zaman gelecek endişesi ile beni Devlet Bahçeli karşıtı gösterip, kaydımı gizli-gizli iki defa silenlerin gözlerinden öpüyor ve şunu vurguluyorum: Benim bu zamana kadar Devlet bey aleyhinde söylediğim bir tek incitici sözüm bile yok. KEŞKE SİZ DE BU HASSASİYETİ TAŞISANIZ.
Ben, adalet ve hakkaniyet ölçüleri içinde başa gelen kim olursa olsun, onu kabul ederim.
Karşı olduğum konu: Bu konu vesilesiyle Ülkülerin birbirlerini kırmaları ve incitmeleridir.
Bir dahaki yazıda buluşmak üzere…
Yorum Yazın