Bugün siyasetten konuşmayalım, zaten siyasetten konuşmak koca bir yalandan bahsetmekten başka bir şeye benzemez. Evet siyaset koca bir yalan, hepsi dünyalık bir uğraşın peşinde.. nasıl bir millet haline geldiğimiz apaçık ortada. Koltuk sevdası, para pul sevdası kısacası boş işler sevdası peşinde koşanları gördükçe insan kendine sormadan edemiyor hani “ne bu uğraş, ne bu acele?”
Halka hizmet, Hakka hizmettir! Diye yolan çıkan insanların bile varlığından faydalanıp kendi menfaatleri için uğraş vermeleri ise ayrıca üzücü ve bir o kadarda sinir bozucu olması ne yazık ki bir gerçek. İnsanların para kazanmak, makam ve mevkii hırsları uğruna kendilerine inan veyahut ihtiyaç sahibi çalışan insanların omuzlarına basarak her gün bir basamak yukarı çıkması ise ne acı!
Sırtlarına giydiklerini sandıkları hırkalarla insanlara tepeden bakanlar için kelimeler sarf etmeye lüzumu bile yok! “Ben oturacağım yeri de makamı da bilirim, Sen dert etme!” diye hesap için not alanların bir gün toprak altında tutulan hesabın verileceğinden sanırım hiç haberi yok? Hatırlatmakta fayda var sanırım, biriktirilen dünya menfaatlerinin bir kefen kadar olduğunu sanırım çoğumuz biliyor…
Yapılan planların, kurulan tezgâhların ve yapılan işlerin son günü bugün, yarına çıkmanın garantisi bile olmayan insan nelerin peşinde koşuyor? “Asılsız fikirlerin, yalancı düşünceleri... Sabah, Öğle, Akşam koşuşturmacısında bunalıyor mu? ahhhh! diyenlerin, vah diye seslenenlerin gölgesinde ezilenler topluğu sanki! Farklı sabahın farklı ışıklarında değilsiniz... aynı sabahların farklı uyanışları sizi aldatmasın, Dün güneş saat kaçta ışık saldıysa hayatının yeni gününe, bu günde aynı saatte yine seninle...”
Kötü insanları ve yaptıklarını saymak çok basittir, “batır iğneyi herkese, çuvaldızdan haberi bile olmasın. Nasıl olsa herkes dürüstlük abidesi, kapatalım çenemizi eğriyi kimse görmesin!” diyenleri bile duymayı bırakın artık görür olduk. Ne yazık ki insanlıktan nasibi kalmayanları bile görmek mümkün. Kızmak, sinirlenmek, küfretmek, zarar vermek ve hatta daha fazlasını yapmak kolaydır. Mesele zaten bunları yapabilmek değil, bunları yapana bile gülebilmektir. Zor tabi her babayiğidin harcı değil bu söylediğimi yapabilmesi çünkü insan kendini unuttu, neslini ve nereden geldiğini unuttu… hatırlatmak! Oda Sahibinin işi nerede nasıl ne zaman bilinmez…
İnsanları ezmeyi ne çok seviyoruz, tatlı söz ağır geliyor insanlara yaptıkları hataları görmezden gelenlerin dillerin başkalarının hatalarının gezmesi çok ayıp! Ayıbın ne olduğunu sorsanız belki onu bile bilmezler.
Gelelim Sözün Astarına!
ALLAH hiç bir şeyi sebepsiz yaratmadı, her şeyin bir sebebi var… Sanmasın kul dünyanın ebediyetini her gündüzün mutlak bir gecesi var! Çıkar cebinde ki kibirli taşları, elinden çıkan her taşın bil ki sana dönüşü var. Sanma görmez, duymazlar, umursamazlar… Yaratanın senden de yaptıklarından da haberi var. Dünya kıymetli bir hazinenin anahtarıdır, tabi anahtarı bulmakta mesele, kapı açmakta hiç kimse secde de gözlerini yummuyor… sonrası kabir bir mesele, sualler bir mesele! Sen sorarsan nedir diye asıl mesele; KUL kalmak, KUL ölmektir! Yanında götüreceğin kefen dediğin bir gömlektir.
Kimse kendini öğmesin arkadaş! Bilen nasıl olsa biliyor seni, Lüzumu yok kendini göstermenin… çünkü ne zamanı nede yeri! Sen sadece duruşunu yap! Nasıl olsa birileri boşlukları doldurur… amma gerçek amma yalan ondanda hesabı sorulur!
Gönlünüz hoş olsun, ALLAH yar ve yardımcınız olsun.
Yorum Yazın