© Aksaray Meydan 2020

Aksaray’ı ne kadar tanıyoruz?

Tarih araştırmacısı ve aynı zamanda Aksaray tarihi hakkındaki araştırmalarıyla tanınan Mustafa Fırat Gül’e Aksaray’ın bilinen en eski tarihi, hangi medeniyetlere ev sahipliği yaptığı ve bu kadim medeniyetlerden bugüne nelerin gelebildiğini sorduk. Aksaray kalesinden geriye kalanları merak ediyorsanız haberimizde.

Aksaray’ın tarihi bilindiği kadarıyla nerelere dayanıyor ve nasıl bir öneme sahiptir?

Aksarayın bulunduğu bölge, bölgenin bulunduğu topraklar yani Anadolu Asya, Afrika ve Avrupayla kesişme noktasında. Anadolulunun hemen altı Asur bölgesiydi. Kadim medeniyetlerin komşusu yani. Yukarıya çıkıyorsunuz sağ tarafa kuzey doğuya doğru devam ediyorsunuz Kafkasya, biraz daha sağda asıl bizim Türklerin geldiği yer Türkistan toprakları, Avrupalıların tabiriyle orta Asya. Anadolu’nun batısına bakıyorsunuz Avrupa. Enlemine bakıyorsunuz dört mevsimin yaşanabileceği topraklar. Netice olarak hem coğrafi hem jeopolitik açıdan Anadolu dünyada müstesna bir yere sahip. Bu toprakların ortasında doğudan-batıya güneyden-kuzeye yolun ortasında bir şehir Aksaray. Bu coğrafi koordinatların avantajlarını bazen de dezavantajlarını yaşamış bir şehir. Mesela Arap-Bizans çatışmasında perişan olan şehir sonrasında Selçuklular döneminde imar ve ihya edilmiştir. Tarih boyunca pek çok medeniyetin sahip olmak istediği 10.500 yıllık bir şehirdir Aksaray.

Aksaray’ın en eski yeri neresidir?

Göbeklitepe’den sonra Anadolu’da bulunan en eski yerleşim yerlerinden birisi Aşıklı’dır. Kızılkayadaki Aşıklı höyük bilindiği kadarıyla M.Ö. 8500 yıllık yani toplamda 10.500 yıllık diye bilinen bir yerdir. Bunu bizzat kazı başkanı ve ekibinin ifadelerinden anlıyoruz. Aşıklı neolitik dönemden kalan bir yerdir.

Mamasın ve Çatalsu yakınlarındaki Güvercinkayası ise kalkolitik dönem yerleşkesi, yaklaşık 7000 yıllık bir tarihi var. Aksarayın en eski kalesi buradadır diye söylenir. Kazı başkanı Prof. Dr. Sevil Gülçur tarafından yapılan ve nihayetlendirilen kazının yapıldığı bölge Aksaray’ın en eski ikinci yeridir. Diğer önemli bölge ise Yeşilova’da bulunan Acem Höyüktür. Eski ismi Pruşhanda olan Acem Höyük’ün bir özelliği de Anadolu’nun en eski kapısının burada bulunmuş olmasıdır. Yine en eski oyuncaklardan birisi burada bulunmuştur. Bugünkü yaşamdan çok da farklı bir yaşam olmadığını anlıyoruz.

2012’de epeyce emek verdiğim ama yaşatmayı beceremedim bir dergim vardı. Kırk Bir Kere Aksaray isimli bu dergiye destek olunmadı. Hatta bilimsele dergiyi kimse okumaz ki diyerek destek olunmadı. Ne tuhaf değil mi? İşte bu dergide Asurlular hakkında önemli bilgiler de vardı. Gülden hanım bir yazısında Acem Höyük’ün önemi hakkında ekonomik faaliyetlerini yürütebilmek için Anadolu’da sayısı kırkı aşkın Karum (büyük pazar yeri) ve wabartumlar (küçük pazar yeri) kurulduğunu Acem höyük’ün de bu karumlardan birisi olduğunu yazmıştı.

Yine o tarihlerden sonra Aksaray merkezde yaşamın olduğunu biliyoruz. Tam tarih verilmese de merkezde Hititlerin yaşadığını biliyoruz. Hititlerden önce de yaşanmıştır biliyoruz ama kimlerdir tespit edilememiştir. Çünkü yazı varsa tarih vardır, yazı yoksa tarih den bahsedemezsiniz.

1.Uluslararası Aksaray Sempozyumu’nda Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın Aksaray’ın ismiyle alakalı çok güzel bir tebliğ sunmuştu. Bizzat dinlediğim bu sunumda eski Hitit metinlerinde anılan Nenessaya ya da Nenossos’un, eski Asur metinlerinde geçen Şinakatum veya Şinuktu adlarının Aksaray’a ait olma ihtimalinin kuvvetinden bahsetmişti. Sargonun torunu olan Naram-Sin’den söz eden eski bir Hitit metninde ve Hititlere ait çeşitli metinlerde geçen Kurşaura şehrinin ise bugünkü Aksaray’ın bulunduğu bölgedeki yerleşim biriminin adı olduğuna kesin gözüyle bakıldığını da ilave etmişti. Hititlerden sonra şehrin adı yani antik çağ’da Garsaura olmuştur.

Sonrasında Kapadokya kralı Archelaus’un şehre verdiği önemle isim Archelais’e dönmüştür diye bilinir.

Burada hangi medeniyetler yaşamış ve Aksaray’a ne bırakmışlar?

10.000 yıl önce kullanılan yapı malzemesi kerpiç olduğu için geriye çok fazla bir şey kalmamış. Sonrasında demirin icadı ve kullanılmasıyla birlikte taşlardan ve mermerden yapılan anfi tiyatrolar, Tümülüsler, sarnıçlar, agoralar, nekropoller, mezarlar ve benzeri pek çok eser günümüze kadar gelebilmiş.

Aksaray’da pek çok medeniyet yaşamış ama hepsinin isimlerini bilemiyoruz. O zaman bir isimlendirme var mıdır onu da bilemiyoruz. Aşıklıhöyük’te ve güvercin kayasında kimlerin yaşadığını bilemiyoruz. Aşıklı halkı diyoruz. Acemhöyükte Asurlulara ait kolonilerimiz olduğunu söyleyen araştırmacılar, roma, Bizans, Abbasiler, Persler, Karamanoğulları, Selçuklu, Osmanlılar yaşamış. Eskilerden geriye genel itibariyle pek bir şey kalmamış.

Hasan dağının eteğinde Helvadere’nin az yukarısında Nora şehri diye bir yer var bazı araştırmacılar Mokisos diyor. Orada kilise ve şapeller var, ne için kullanıldığını bilmediğimiz birçok yapı var.

Konya adana kavşağının oradaki tapanlar tesislerinin yanında bir taş köprü var. Romalılardan kaldığı düşünülüyor.

Abbasiler döneminden bir yapının varlığından haberdar değiliz. Bizans döneminden kalanlar genel olarak Gelveri’dedir.

Selçuklu ve Karamanoğulları döneminden Ulu cami, Eğri minare, kervansaraylar, Zinciriye medresesi, şifahane kalmış. Daha pek çok eser var.

Aksarayın şehir içini çevreleyen kale ne zaman kimler tarafından yapılmıştır? Ve Kale içerisinde o dönemde nasıl bir yapılanma vardı, nasıl bir hayat sürülüyordu?

Kale bir toplumun ve yöneticisinin sığınağı ve korunağıdır. Aynı zamanda ticari ve sosyal hayata dair yapılanmanın oluşturulduğu bir alandır burası. Darphanenin besin-gıda depolarının, korunduğu, saklandığı alandır kaleler. Bu sebeple korunma esası üzerine inşa edildiği için kaleler yükseğe kurulmuştur. Aksaray ise ova bir yer olduğu için kale yapımı için yığma bir tepe oluşturulmuştur, bu tepenin etrafı surlarla çevrilmiştir.

Anadolunun tam ortasında olması nedeni ile Aksaray kalesi çok fazla bir saldırı görmemiştir. Zamanla doğal aşınmaya maruz kalmış. Arşivde gördüğüm kayıtlara göre, bölge vatandaşları tarafından sökülerek bahçe duvarlarının yapımında kullanılmıştır.

Bugünkü Aksaray civarında kaç tane kale var?

Saydıklarımın dışında birkaç kale daha var.

Aksaray kalesinin bulunduğu yer çevrelediği alan neresidir?

Hava fotoğraflarından da anlaşılacağı gibi aslında dairevi şekildeki yollar zamanındaki surların yerleridir. Bir yerde kroki sayılır. Ulu Cami’nin altındaki caddenin adı Kalealtı Caddesidir. Aksaray Lisesinin bulunduğu alan, devam edildiğinde Zinciriye Medresesi, Kurşunlu Cami surların dışında kalıyordu. İşte devam edilince yine Ulu Cami’ye gelen bir daire oluşur. Kale burasıydı. Muhtemelen çok önceden daha büyük bir kale vardı. Anadolu’nun ortasındaki Aksaray düşman işgalini çok görmediğinden zamanla kale yıkıldı gitti. Konuyla alakalı bazı belgelerde de bu durum belirtilir. Haber\Foto: Ömer SEVGİ

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER